22 Ağustos 2009 Cumartesi

hayırlı ramazanlar


Reddedilmeyen dûa İftar anında, bu ve ihtiyaç duyduğumuz duaları yapmayı sakın ihmal etmeyelim İftar anı, çok şerefli bir zaman dilimidir Oruçlunun duası reddedilmez Abdullah b Amr b s (RA) den rivayete göre Resûlullah (SAV) Efendimiz: "Şüphesiz her oruçlu için iftarını açtığında reddedilmeyen bir duâ vardır" Efendimiz’in dûası İbn-i Müleyke demiştir ki: Abdullah b Amr b s (RA)’nın iftarını açtığı zaman şu duayı okuduğunu kendisinden iştittim: "ALLAHümme innî es’elüke bi-rahmetike’l-leti vesiat külle şey’in en tağfire lî" "Ey ALLAH’ım! Her şeyi kaplayan rahmetin ile beni mağfiret etmeni Senden dilerim" (İbn-i Mace, Sıyam: 48) Üç kişi Ebû Hureyre (RA) den rivayete göre Resûlullah (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu: "Üç kimse vardır ki, duaları reddedilmez, mutlaka kabul edilir: Adil idareci, devlet başkanının duası ve mazlûmun bedduası Mazlûmun bedduası ALLAH Teâlâ, mazlûmun bedduasını bulutların üstüne yükseltir, ona göğün kapılarını açar ve şöyle buyurur: İzzetime yemin olsun ki, bir süre sonra bile olsa, (öcünü almakta) sana mutlaka yardım edeceğim!" (Tirmizi,

28 Haziran 2009 Pazar

Hala sizinleyse!!!



Hala sizinleyse!!!

1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı. Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz.

2 yaşınızdayken size yürümeyi öğretti. Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz.

3 yasınızdayken size özenle yemekler hazırladı. Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz.

4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu. Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz.

5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi. Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.

6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü. Sokaklarda 'GITMIYCEEEEEEEM' diye ağlayarak teşekkür ettiniz.

7 yaşınızdayken size bir top hediye etti. Komşunun camini kırarak teşekkür ettiniz.

9 yaşınızdayken size dualar öğretti, siz her seferinde unutarak teşekkür ettiniz.

11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü 'Sen bizimle oturma' diyerek teşekkür ettiniz.

12 yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmenizi istemedi. O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.

19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı, sizi arabayla kampusa götürdü ve eşyalarınızı taşıdı.Arkadaşlarınız alay etmesin diye kampus kapısında vedalaşarak teşekkür ettiniz.

21 yaşınızdayken iş hayati ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi. 'Ben senin gibi olmayacağım' diyerek teşekkür ettiniz.

22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı. Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz.

25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı, sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı. Siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz.

30 yaşınızdayken bebek bakimi hakkında size akil vermek istedi. 'Artik bu ilkel yöntemleri bırak' diyerek teşekkür ettiniz.

40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğum gününü hatırlattı. 'Anne işim başımdan aşkın' diyerek teşekkür ettiniz.

50 yaşınızdayken o çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye gittiğinizde mutlu oldu.Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz.Derken bir gün..... o öldü.O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir yıldırım gibi duştu....

VE BİR HİKAYE:'Evin telefonu sabaha karşı üç buçukta çaldı. Uyku sersemi adam telefonu açtı.Telefondaki ses annesine aitti.Telaşlandı, korktu başlarına bir şey mi gelmişti?Annesi 'nasılsın oğlum iyi misin?' diye sordu.Oğlu şaşkın bir ifadeyle 'iyiyim anne hayırdır bir şey mi oldu siz iyimisiniz?' dedi.Annesi 'biz iyiyiz bir şeyimiz yok sadece sesini duymak istedim' dedi.Oğlu da 'anne bunun için mi aradın saat sabahın üçbuçuğu yarındakonuşabilirdik' diyince annesi de 'rahatsız mı ettim oğlum?' dedi.Oğlu 'evet anne rahatsız ettin' diyince annesi'30 sene önce sen de beni busaate rahatsız etmiştin, doğum günün kutlu olsun'

EĞER HALA SİZİNLEYSE, ŞİMDİ ONU HER ZAMANKİNDEN DAHA COK ONA BİR DAHA SARILIN!
UNUTULMAMAK DİLEĞİYLE...
SEVİN....

23 Haziran 2009 Salı

aşka ve sevgiye dair.




Aşk ikidir sevgi bir;Aşk yalan, sevgi gerçektir.Aşk sudur, sevgi susuzluk.Bu yüzden sevgi hasrettir,Özlemektir, beklemektir.Asıl maharet:Susuzken suyu içmek değilKarşısına geçip seyretmektir.Aşk haykırmaktır, sevgi ağlamak;Aşk açmaktır, sevgi katlamak.Sevgi saklamaktırYüreğini, gözleriniVe de ellerini saklamakBahar geldiğinde…Bir çiçeğe, yeşile, çimeneÂşık olamazsın ama seversin.Arkadaşına âşık olamazsınAma seversin.Toprağa fidanı aşkla değilSevgiyle dikersin.Sevgi için ölünür, aşk öldürür.Aşk kıskançtır, nankördürSevgiyi öldürür.Aşk Kabil`dir, sevgi Habil.Aşkla sevgi aslında kardeştirBabaları insandır, Âdem`dirAşk için şiirler yazarsınŞarkılar yaparsın;Sevgiyi anlatamazsın.Çünkü yüreğine sığdıramazsın.Kalbini aşka kapatabilirsinAma sevgiye kapatamazsınSevgi gizli, aşk aşikârdır.Yüz vermeyince unutursunSen aşığım diye daha kendini kandır.Dedim ya sevgi gerçek, aşk yalandır.Dahası da var:Aşkın gözü kördür,Fazla naz âşık usandırır;Aşk oyun, âşık oyuncaktır.Sevgi ise yaşamdır, hakikattir.Aşk aceledir,Sevgi usul usul sabırlıdır.Acele işe hem şeytan karışır.Aşk ateşlidirÇünkü hastalıklıdır.Sevgi ılıktırÇünkü sağlıklıdır.Velhasıl bu iki kardeşin hikâyesidirAşk` a ve Sevgiye dair…

Kazan kebabı

malzemeler
6 adet patlıcan
250 gr kuşbaşı et
domates
biber
soğan
baharat +tuz
sarımsak
yapılışı:
patlıcanlar alacalı soyulur ve yıkanır,2 parmak arayla koparmadan dilim yapılır iç malzemesi:eti iyice minik minik doğrayıp baharatını tuzunu , salçasını ve bir miktar sıvıyağ ekleyin ve harmanlayın dilim yaptığımız patlıcanların arasına sıkıştırıyoruz dometesin içini oyup içerisine doldurun isterseniz çarliston biberlerin içerisinede doldurabilirsiniz ve tencereye dizip 2 su bardağı su ekleyip 1 saat kadar kısık ateşte pişiriyoruz.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Ön Yargı

Aşağıdaki resimler aynı yer fakat farklı mevsimlerde çekilmiş görüntüler... Ne görüyorsunuz?
Bir de aşağıdaki yazıyı okuyun lütfen, öyle güzel ve de doğru ki…
Güzel günler, güzel mevsimler dileğimle.




Bir zamanlar 4 Oğlu olan bir adam varmış. Çocuklarının çok erken karar vermemeleri ve ön yargılı olmamaları için onları bu konuda eğitmek istemiş. Böylece her birini uzak bir yerde duran Ağacın yanına gidip ona bakmalarını istemiş. İlk oğlan Kışın gitmiş, İkincisi İlkbahar, üçüncüsü yazın ve sonuncusu sonbaharda. Geri döndüklerinde hepsini bir araya çağırmış ve ne görüşlerini sormuş. İlk Oğlan Ağacın çok çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söyledi. İkinci oğlan Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı dedi. Üçüncü oğlan başka fikirdeydi. Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki daha önce hiç böyle bir şey görmemişti. Sonuncu Oğlan hepsinin haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat dolu olduğunu belirtti.
Yaşlı Adam Oğullarına hepsinin haklı olduğunu söyledi. Çünkü hepsi farklı mevsimlerde ağacı görmeye gitmişti. Onlara bir Ağacı veya bir İnsanı kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını anlatmaya çalıştı. Ya da neye sahip olup olmadıklarını...
Gerçekleri ancak sonunda 4 mevsimi gördükten sonra görürsünüz.
Eğer kışın vazgeçersen, İlkbaharın nimetinden olursun, Yazın Güzelliğinden ve Sonbaharın bütünlüğünden de... Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri parçalamasına izin vermeyin.
Hayatınızı bir mevsim yüzünden yargılamayın .





25 Mayıs 2009 Pazartesi

Zavallı eşşek

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği,kuyunun birine düşmüş.Niye düşer, nasıl düşer sormayın.
Eşek bu. Düşmüş işte.Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü.Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm !Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde.
Ayıptır söylemesi, anırdı yani.Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü.Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor.Üstelik yaralanmış.Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez.Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek!Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü.Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı...
* * *

Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır.(Ne bazeni, çoğu zaman.)Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur.Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.Kör kuyuda olsak bile...

23 Mayıs 2009 Cumartesi

DOST

Genç adamın biri, Dermiş babasına her gün; 'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi' Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, hakikisi Belki bir, belki iki, Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki... Devam eder durur konuşma... Aralarında başlar bir tartışma, Karar verirler bir sınava, Dostun hakikisini anlamaya... Bir akşam bir koyun keserler, Ve koyarlar çuvala. Baba der ki oğluna, 'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'. Çuvaldan kanlar damlamakta, Sanki öldürmüşler de bir adamı, Koymuşlar çuvala, Dıştan böyle sanılmakta. Delikanlı sırtlar çuvalı, Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı. O dost, bakar ki bir çuval, hem de kanlı, Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına, Almaz içeri arkadaşını, Böylece tek tek dolaşır delikanlı, Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını. Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır. evlat geriye döner. Ama içten yıkılır... Babasına dönerek; haklıymışsın baba ' der. Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana. Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim. Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona. Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar. Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar... Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir. O dost, delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye. Bir çukur kazarlar birlikte, Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye, Üzerine de serpiştirirler toprak. Belli olmasın diye dikerler sarımsak... Genç adam gelir babasına; 'Baba, işte dost buymuş' diye konuşunca, Babası; 'daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga, Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona, işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi. Sonra gel olanları anlat bana...' Genç adam, aynen yapar babasının dediğini, Maksadı anlamaktır dostun hakikisini, babasının dostuna istemeden basar iki tokadı! Der ki tokadı yiyen DOST; 'Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını böyle iki tokada'!

14 Mayıs 2009 Perşembe

SİMİT PARASI


Günün son dersinin sonuna gelinmişti.Öğrenciler çıkmak için sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı.Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu.Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.
Öğretmeni, onun bu hâlini fark etti: - Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin?
Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi: - Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim. - Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım? - Ahmet arkadaşımız var ya… - Evet, ne olmuş Ahmet’e? - Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler koymuyor. - Ee? - Ona yardım etmek istiyorum. Ama benim yardım ettiğimi bilirse üzülür. Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona verseniz?
Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu. Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü.Ali hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yardım etmek istiyordu. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu.
Nurhan Öğretmen: - Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum? - Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum. - Nerede çalışıyorsun? - Simit satıyorum.
Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi şimdi. Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu.
Nurhan Öğretmen, Ali’ye döndü: - Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu. - Çok zengin bir işadamı… - Niçin? - İnsanlara daha çok yardım etmek için… - Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak şimdi Ali, Ahmet’in ailesinin durumu pekiyi değil; bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen acele etme; çok zengin olduğun zaman insanlara yardım edersin.Olmaz mı? - Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım. - Neden olmaz? - Üç sebepten dolayı olmaz.
Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit satıyorum. Hele mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor.İkincisi: “Ağaç yaş iken eğilir.” deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapamam.Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar.
Nurhan Öğretmen, karşısında büyük biri varmış gibi dinliyordu: - Bu sonuncusunu pek iyi anlayamadım, dedi.? - Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zengin olmadığım için, ancak günde bir simit parası kadar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını veremem. Allah, Cennet’i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna göre Cennet’in fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin olmadan ölürsem birkaç simit parasıyla Cennet’e girebilirim. Bundan daha kârlı bir yatırım olur mu?
Nurhan Öğretmen’in gözleri dolmuştu. Başını “Evet” anlamında sallarken Aliyi evine yolladı.
Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak için masasına döndüğünde Ali’nin bıraktığı parların masaüstünde kaldığını fark etti. Sandalyesine gayrı ihtiyarı oturdu ve paraları eline aldı. Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar onlardan bile kıymetliydi. Öyle bu paralar, Bu bozuk SİMİT paraları, Cenneti satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını.
Oturduğu yerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu, Tarif edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağanak yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı … Ağladı.

FIRINDA ISPANAK

Fırında Ispanak İçin Malzemeler 1 kg.ıspanak 2 soğan 3 diş sarımsak sıvıyağ tuz,karabiber Beşamel sos için: 2.5 su b.süt 2 çorba k.un , tuz,karabiber , sıvıyağ , muskat Üzeri için: kaşar peyniri

YAPILIŞI:

Soğanları ve sarımsağı sıvıyağda sotelemeye alın. Üzerine ıspanakları da ekleyerek kavurun. Kavrulan ıspanakları fırın kabına alın.Beşamel sosu için unu ve sıvıyağı kavurun.Üzerine soğuk sütü de ekleyin. Karabiberini ekledikten sonra karıştırarak pişirin. Pişen beşamel sosu ıspanakların üzerine dökün. Üstünü kaşar peyniri rendesi ile kaplayarak toz kırmızı biber serperek 180 derecede pişirin.


HAYAT ÇATLAK BARDAKTAKİ SUYA BENZER,SEN İÇSENDE BİTECEK İÇMESENDE.SEN HAYATI GÜZEL YAŞASANDA BİTECEK YAŞAMASANDA.,

10 Mart 2009 Salı

toz pudingli kurabiye


1paket oda sıcaklığında yumuşak margarin
1pk çilekli toz puding
15 yemek kaşığı un(kıvama göre ayarlanabilir)
1pk kabartma tozu
hindistan cevizi
yapılışı:
bütün malzeme kıvama gelincege kadar yoğurulur ceviz büğüklüğünde parçalar kopartılarak kurabiye şekli verilir hindistan cevizine batırılır ve önceden ısıtılmış 200 derece fırında pişirilir. unkurabiyesi kıvamında olacak.

ayva tatlısı

6adet ayva
2 subardağı şeker
2su bardağı su
gıda boyası
içi için:2 elma
fındık içi
tarçın
yapılışı:ayvaları ikiye bölüp çekirdeklerini temizleyip kararmaması için suyun içine atalım derin bir tencereye ayvaları dizip üzerine şekeri ve suyu döküp kaynamaya bırakalım yumuşayan ayvaları fırın tepsisine alıp rendelemiş olduğumuz elmaları kaşıkla ayvanın ortasını dolduralım elmaya tarçın ve şeker ilave edebiliriz daha sonra tenceredeki kalan şurubumuza çay kaşığı ucuyla arzu ederseniz gıda boyası ekleyip ayvaların üzerinde gezdirip fırına sürelim ayvalar hafif kızarmaya başladığı zaman işlem tamamdır fırından çıkarıp fındıkla süsleyip kaymakla servis yapabiliriz.

8 Mart 2009 Pazar

Mevlüt kandili

  • EÛZÜ BİLLAHİ MİNE’Ş-ŞEYTANİ’R-RACÎM, BİSMİLLAHİRRAHMANİRRRAHİM
    Ya ilahel aleminİlk yarattığın nur efendimizin nuruydu.Sen onu var etmeden evvel gündüzün geceden,baharın da kıştan farkı yoktu.İyilikler, kötülüklerle iç içe;akıl nefse yenik,ruh da bedenin esiri idi.O güzeller güzeliVarlığın sırrını keşfedip akla yüksek hedefler gösterdidüşünceye kapılar açıpinsanın ebedlere namzet olduğunu âlemşümul bir dille haykırdı.Böyle bir elçiyi insanlığa bahşetmendenVe sayısız nice nimetlerinden ötürüsana sonsuz hamd ü senalar olsun ya rabbi!
    Güç ve kuvvet ancak kendisine has olan yüce ve büyük Allâh’ım!Mahlûkatın adedince,Zatının rızası,Arşının ağırlığı ve kelimelerinin toplamıncaEfendimiz Hz. Muhammed (sas) ve O’nun ehli ve ashabı üzerine salât ü selam la bir kere daha yâdederek huzûr-u İlahi’de el açıp yakarıyoruz
    Ey her şeye hayat bahşeden Allah’ımbütün insanlık, hatta bütün bir varlık âleminin bayramı sayılanmübarek günleri vardır.bir gün daha vardır ki,o da Allah Rasûlü’nün dünyayı teşrif buyuraraktenezzülen aramıza girip bizi şereflendirdiği kutlu zamandır.Bizler şimdi o anı yaşıyoruz.Rahmet-i Rahman’ın galeyana geldiğine inandığımızbu kutlu zaman diliminde,Mevlid Kandili’nin bizim için hakiki bayram olması ümidiyle,ümmet-i Muhammed’in hal-i pürmelali açısındanbayram hediyesine en muhtaç birer yetim olduğumuz mülahazasıyla, Şefkat Peygamberi’nin ruhaniyetine sığınarak,sen den yeniden bir kere daha diriliş istiyoruz ya rabbi
    Ey her şeye gücü yeten Allah’ımEfendimizi düşünmeklehayatın hiç kimseye nasip olmayan tadınıve varlığın bitmeyen zevkli maceralarını duyarız.Duyarız imanın yenilmez gücünü,Duyarız Müslümanlığın kahramanlık olduğunu,Duyarız doğruluğun paha biçilmez kıymetler ihtiva ettiğini,Duyarız iffet ve ismetin, meleklerinkine denk insan tabiatının bir buudu haline geldiğini.N’olur bu ve benzeri nice güzellikleri daha derince ve enginceBütün insanların ruhlarına duyur ya Rabbi!
    Ya Rabbel aleminOnun terbiyesi, onun üslûbu ve onun sistemiyle yetişmiş olan nesillerinimanları iz’ân ufkuna erişiyor,muhabbetleri çağlayanlara dönüşüyor.efendimizi bu ölçüde duyup sevmeleri münasebetiyleher an daha da şahlanıyorve o kutlunun arkasında bulunma sevinciyle adeta yeni bir asr-ı saadet yaşanıyor.Sen dünyamıza yeniden bir huzur çağıve gül devri yaşat ya Rabbi!
    Ey yüceler yücesi Allah’ımYüzümüz yok, hicap içindeyiz;Efendimizin senin katındaki nazının geçerliliğine de ümitlerimiz tam.Keşke ne seviyede olursa olsunefendimizden hiç uzaklaşmasaydık;ondan gelen ışıklardanve ruhlarımıza boşalan mânâlardanhiç mahrum kalmasaydık..ve onu o inandırıcı çehresiyleiçlerimizde hep taptaze ve dipdiri duyabilseydik!..sen bizleri kendi uzaklıklarını aşabilenhak ve hakikatleri de bütün derinlikleriyle duyabilenlerden eyle ya rabbi!
    ya ilahel aleminO güzeller güzeli Sevgiliyi, bir kere daha misafirimiz eyle..tahtını sinelerimize kurgönüllerimizdeki karanlıkları kov,bütün benliğimize ruhunun ilhamlarını duyurve bize yeniden diriliş yollarını göster ya rabbi
    İnananları karanlıklardan aydınlığa çıkaran Allah’ımher gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri o kutlunun ışığıyla dağıtıverherkesi inleten zulüm ve adaletsizlik ateşini söndürüver.her şekliyle kine, nefrete, düşmanlığa kilitlenmiş şu zavallı ruhların boyunlarındaki zincirleri çözüversevgiye, merhamete, şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle, hoşgörüyle coşturuverruhlarımızı aklın aydınlığı, gönüllerimizi de mantık ve muhakeme enginliğiyle buluşturuverve bizi kendi içimizdeki hicran ve hasretlerimizden kurtarıver ya Rabbi!
    Ey merhameti bol olan Allah’ım!şefkati, adaletini aşkın gönüller sultanını unuttuğumuzunve saygısızlıkta bulunduğumuzun farkındayız.Biliyoruz ki o rahmet nebisiincinse de küsmediVefasızlık görsede alakayı kesmediBaşını yaranlar, dişini kıranlar karşısında bile ellerini açıp dua dua yalvardı. Katiyen lanette bulunmadı. Lanet ve bedduaya “âmin” de demedi.Sinesini, Ebû Cehil’leri bile ümitlendirecek ölçüde açabildiği kadar açtıve her sözünü, her davranışını senin rahmetinin enginliğine bağladı.Sen bizleri onun o engin merhametinden istifade edenve şefaatine de nâil olanlardan eyle ey Rabbi!
    Ey ihsanları sonsuz olan Allah’ımdüşe-kalka olsa da hep Efendimizin izinde yürüme gayretindeyiz.N’olur bizi bir kere daha sevindir.Sevindir ki; bağının taptaze fidanlarıylaadını âleme tam duyuracak demdeyiz.Bu dünya ışığa hasret gidiyor.Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış ümitlerimizle,yolların hakkını veremesek de hep yollardayız.Sadece hislerimizle de olsa, aradığımız hep senin habibin;N’olur gönüllerimiz bir kere daha onunla dolsun,ufuklarımızı saran şu upuzun geceler yerlerini gündüzlere bıraksınve viladeti bizim hakiki bayramımız olsun..
    Ey yapılan dualara cevap veren Allâh’ımSana itaat edilir Sen karşılığını veririsin;Sana isyan edilir, sen bağışlar ve affedersin,Darda kalanlara icabet edersin,Zararı sıkıntıyı ortadan kaldırırsınHastalara şifa, dertlilere deva verirsinGünahları bağışlar, tövbeleri kabul edersinSen bizlerin dualarını kabul buyur ya Rabbi!
    Allâh’ımacizlikten, üzüntüden, tasadan, kederden,Korkaklıktan, kabir azâbından, cehennem ateşinden sana sığınırız.Bizleri kötülükten ve kötülerin şerrinden emin eyle ya Rabbi!
    Ey Yüceler Yücesi!bize karşı düşmanlık duygularıyla oturup kalkanların kalblerini yumuşatmak murad ediyorsan,bize ve gönüllüler hareketine karşı onların kalblerini yumuşatve sinelerini daimî bir sevgiyle doldur! Ya Rabbi!Ey kalbleri evirip çeviren Sultanlar Sultanı!Bizim kalblerimizi de, onların kalblerini de sevdiğin ve hoşnut olduğun güzelliklere çevir! Ya Rabbi!
    AllahımSen bizlere bizi aşan istidat ve kabiliyetler verve lutfedeceğin bu kabiliyetlerisenin rızan yolunda kullanmayıbizlere nasip eyle ya Rabbi!
    AllahımSen bizlere peygamberleri donattığın sıfatları lutfet lakin biz lutfedeceğin bu sıfatları tefahur vesilesi yapmayalım ve hep kendimizi sıfır görelim ya Rabbi!
    AllahımCümlemize vicdan genişliği lutfetKalplerimize inşirah bahşetBizleri kollektif şuura sahip kullarından kılVe bizleri müttakilere rehber eyle ya Rabbi!
    Ey yüceler yücesi olan AllahımBiz ümmeti Muhammedin dağınıklığını giderBize ve ülkemize birlik ve dirlik verBütün dünyaya da huzur ve barış nasibeyle..Kalplerimizi birbirene ısındır veBizleri birbirimize sevdirDünyanın dört bir tarafında hizmet eden kardeşlerimiziBizlerle beraber ihlas-ı etemme muvaffak kıl ya Rabbi!
    Allâh’ım!Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in Sen’den istediğiher türlü hayrı Sen’den istiyor,yine Peygamber Efendimizin sana sığındığıher türlü şerden desana sığınıyoruz.
    Yâ Erhamerrâhimîn ve Yâ Ekremelekremîn!Bizim, anne-baba ve ecdadımızınBize rehberlik ve kılavuzluk yapan büyüklerimizin,Bir harf bile olsa kendilerinden istifade ettiğimiz hocalarımızın,Sevdiklerimizin, sevenlerimizin,Içinde neş’et ettiğimiz beldedeki insanların,Milletimiz fertlerinin,Kadın-erkek inanan bütün arkadaşlarımızın,Dostlarımızın, kardeşlerimizin..Bize karşı hep civanmertçe davrananların..Hayır dualarında unutmayıpHer zaman bizi de yâd edenlerin..Üzerimizde hakkı bulunan kimselerin..Kıymetli nasihatleriyleBize bekâ desenli sâlihatın yollarını gösterenlerin…Ve bütün ümmet-i Muhammed’inGünahlarını bağışla! Ya Rabbi!
    Allahım!Duamızın sonunda Sana olan minnet ve şükran hislerimiziBir kere daha tekrarlıyor,Resûl-ü zîşânı, âlini, ashabınıBir kez daha salavâtlarla anıyorVe dualarımızı kabul buyurmanı istirham ediyoruz.Ne olur, bizlerin dualarına icabet buyur ya Rabbi!
    amin ve selamün alel murselinvel hamdü lillahi Rabbi’l-alemin…

6 Mart 2009 Cuma

mini köstebek

http://sevincceden.blogcu.com/ un hazırlamış olduğu etkinliğe gönderiyorum saygılarımı sunuyorum.

2 yumurta

1 subardağı şeker

1 çay bardağı süt

1 çay bardağı sıvı yağ

1 kaşık kakao

kabartmatozu+vanilya

2 su bardağı un

kreması

1 su bardağı süt

1 çorba kaşığı un

2 çorba kaşığı şeker

1 tatlı kaşığı prinç unu

1 tatlı kaşığı nişasta

vanilya

kremşanti

kremanın yapılışı:kremşanti hariç bir tencerede bütün malzemeleri pişiriyoruz muhallebi kıvamına gelince tencereyi ocaktan alıp soğutuyoruz daha sonra kremşantiyi yarım su bardağı soğuk sütle çırpıyoruz ve soğumuş olan kremamıza ilave edip çırpıyoruz.

yapılışı:yumurtaları derin bir kapta iyice çırpıyoruz sonra şekeri ilave edip birazdaha çırpıp sırayla diğer malzemeleri çırpıp normal fırın tepsisine yağlı kağıt serip hafif yağlı kağıdıda yağlayıp karışımı döküyoruz 180 derece fırında pişiriyoruz pandispanyamız piştikten sonra bardakla yuvarlaklar kesiyoruz 12 adet çıkıyor kalan kek parçalarınıda rondodan geçirip toz haline getiriyoruz pişirmiş olduğumuz kremadan birer kaşık mini pastaların üzerine koyup isterseniz kremanın üzerine meyve parçalarıda koyabilirsiniz ben sade yaptım daha sonra üzerine toz haline getirdiğimiz kırıntıları kaşıkla döküp hafif elimizle bastırıyoruz mini köstebeğimizi bzdolabına koyuyoruz 1-2 saat sonra servise sunabiliriz.

21 Şubat 2009 Cumartesi

mandalin bahçesi



İzmirin menemen ilçesine ait emiralem köyünde güzel bir mandalin bahçesi evet eşimle hayalini kurduğumuz bahçemiz geçen sene nisan ayında almıştık baktık suladık ve mandalin zamanı meyvemizi aldık ben ömrü hayatımda böylesine lezzetli mandalin yememiştim mandalinler maşallah boldu komşularımız bile tadına hayran kaldı bitince hepimiz çok üzüldük kısmetse bereketiyle seneye inş.

rulo pasta

malzemeler:
4 yemek kaşığı toz şeker
4 yumurta (sarılar ve beyazlar ayrı kaplarda)
4 yemek kaşığı un
1 paket kabartma tozu
krema malzemesi:
1 litre süt
3 yemek kaşığı un
4,5 yemek kaşığı toz şeker
2 yumurta
kakaolu isterseniz; 1-2 kaşık kakao
1,5-2 muz
hindistan cevizi
isterseniz dövülmüş ceviz
kekin yapılışı:
4 yemek kaşığı toz şeker ile 4 yumurtanın sarısını mikserle çırpın. ayrı bir kapta 4 yemek kaşığı un ile 1 paket kabartma tozunu karıştırın. bir başka kapta 4 yumurtanın beyazını köpükler oluşana kadar çırpın. yumurta beyazlarını şekerli yumurta sarılarına yavaş yavaş ilave edin. unu da azar azar ekleyerek yavaşça çırpın. karışımı yağlı kağıt serilmiş bir tepsiye yayın. (karışım çok azmış gibi gelebilir ama merak etmeyin bir yemek kaşığı yardımıyla yağlı kağıdın tamamına karışımı yayın.) önceden ısıtılmış 170C fırında kekin üzeri kızarana kadar pişirin. (bu işlem kısa sürede olduğu için keki bırakıp gitmeyin.) kek pişince fırından çıkarıp hala sıcakken yağlı kağıt yardımıyla gevşek bir rulo yapın ve sardığınız yağlı kağıdın üzerine ıslak bir mutfak bezi yayarak keki dinlendirin. (çok sıkı sararsanız kek yırtılır)
kremanın yapılışı:
3 yemek kaşığı unu, 4,5 yemek kaşığı toz şekeri, 2 yumurtayı ve kullanıyorsanız 1-2 kaşık kakaoyu küçük boy tencerede karıştırın. soğuk sütü üzerine yavaş yavaş ekleyin. devamlı karıştırarak kaynayana kadar pişirin. oda sıcaklığında ara sıra karıştırarak hafif ılınmasını sağlayın. (çok soğuk olmasın)
ılınınca ruloyu açın. üzerine bolca kremadan sürün. (yaklaşık üçte ikisini içine sürmelisiniz)kekin genişliğine göre ortaya 1,5 veya 2 muzu uzunlamasına koyun ve keki iki defada rulo haline getirin. (krema yanlardan taşacak, kaşıkla alıp üzerine sürün) rulonun etrafına kremadan sürün.
üzerine isteğe göre dövülmüş ceviz ve hindistan cevizi serperek buzlukta dondurun.

8 Şubat 2009 Pazar

çökelekli ekmekler



mis gibi çıtır çıtır kahvaltı ekmeklerim kahvaltıda herzaman aynı şeyler, artık çocuklar farklı şeyler istiyor değişik uzun zaman yapılmamış bir şeyi yaparsam sofrada cıvıl cıvıl oluyorlar e tabi anne olarak çocukların yemesi beni çok mutlu ediyor.Yapılışı:çökelek,2 yumurta,maydonoz,tuz,karabiber,pulbiber bunların hepsini kasede çırpıyoruz dilimlenmiş ekmeklerin üzerine sürüp fırına veriyoruz ekmekler pembeleşene kadar.

tahinli çıtır tatlı


malzemeler:
3 adet yufka
1/5 su bardağı tahin
1 su bardağı şeker
1 su bardağı çekilmiş ceviz
1 tatlıkaşığı tarçın
üzeri için:1 yumurta sarısı+pudra şekeri
yapılışı:
yufka serilir,tahin sürülür,şeker ve ceviz içi serpilir,tarçında serpilip rulo yapılır,iki parmak kalınlığında kesilir,tepsiye dizilip üzerine yumurta sarısı sürülüp 180 derecelik fırına sürülür 25 dk pişirilir fırından çıkınca üzerine pudra şekeri serpilir.

5 Şubat 2009 Perşembe

ıspanaklı dalyan




Malzemeler:
400 gr.kıyma
1 soğan
2 yumurta
tuz,karabiber
kimyon
İç harcı için:
500 gr.ıspanak
1 soğan
2 diş sarımsak
sıvıyağ
tuz,karabiber

Hazırlanışı :
İlk olarak ıspanaklı harcı pişirin. Bunun için soğan ve sarımsakları sıvıyağda sotelemeye alın. ilk süre kavrulduktan sonra üzerine doğranmış ıspanakları da ekleyerek tuzunu ve baharatını ayarlayın.
Diğer tarafta köftesini hazırlayın. Bunun için karıştırma kabın kıyma, rendelenmiş soğan, yumurta (bir yumurta akını üzeri için ayırın), tuz, karabiber ve kimyonu alarak köfteyi oluşturun. Hazır olan köfteyi fırın torbasının üzerine ince bir tabaka halinde yayın. Köftenin üzerine de ıspanaklı harcı alın. Torba yardımı ile köfteyi rulo yaparak üzerine yumurta akını sürün. 180 derecede 40 dk pişirin.
Köfteler kızarınca dilimleyerek yanında yoğurt yada patates püresi ile servis yapın.

perde

Evet arkadaşlar beklediğiniz perdeyi bitirdim ve yayınladım meraklısına duyrulur perdeyi ilk önce kendi mutfağıma tasarlamıştım tuhafiyeye gittim ve kendi mutfağıma göre bir ip bulamadım ve üzüntüyle evime döndüm aysun ablama durum böyle böyle dedim oda gel kardeşimiz fatmaya yapalım dedi ve hemen gittik ipleri aldık ve ben büyük bir zevkle perdeyi bitirdim ve fatma nın mutfağına taktık çok şık oldu güle güle kullan canım kardeşim.
malzemesi ve yapılışı:700 gr sakallı ip 3 adet pon pon ip.sakallı ipten 10 ilmek başlıyoruz pervaz uzunluğu kadar haroşa örüyoruz bittikten sonra kendi istediğiniz sıklığa ve uzunluğa göre ipleri atkı saçağı gibi tığ yardımıyla ördüğümüz pervaza geçiriyoruz,daha sonra belli aralıklarlada ponponlarımızı takıyoruz. not:ipin gramı herkesin pencere büyüklüğünü göre değişir genelde standartı 500 gr dır.

2 Şubat 2009 Pazartesi

Az yemek ustalık çok yemek hastalık

Akşam yemeğini az yemek,kısmen boş mide ile yatmak sağlık için en uygun olanıdır.Mide doluyken uyunursa bütün yemekler midede hazmedilmediği için bağırsaklara geçmez ve mide rahatsızlıklarına zemin hazırlanmış olur.İnsan vücudundakikanın büyük bir kısmı,diğer organlardan çekilerek, yenilenleri sindirmek için karın bölgesine pompalanır bu durumda mide ve kalp civarındaki damarlarda kan yoğunlaşır, insanda gevşeklik ve uyku görülür, beyne kan az gittiği için beyin fonksiyonlarıda yavaşlamış olur.Mide dolu iken uyumak tatmin edici olmadığndan tam olarak dinlenilmez.Atalarımız İlim ve amel az yemekte,kalp temizliği az uyumakta, hikmet az konuşmaktadır;Az yemek ustalık çok yemek hastalıktır demişlerdir. Sağlıklı bir hayat için en güzel ilaçHz .Peygamberimizin(s.a.v)tavsiyelerine uymaktır:Yemekte midenizin üçte birini yemek, üçte birini suyla doldurun,üçte biride boş kalsın.buyurmuştur.

acil lahana turşusu


lahana sarmasını çoçuklarım çok seviyor ama ben düzgün sarayım diye sert yerlerine hatta lahanayı çok israf ediyordum bu yüzdende çok nadir lahana sarıyordum eşim ise çocuklar neyi seviyorsa ben istemesemde almayı tercih ettiğinden dolayı sonunda lahanayı değerlendirmek için çözüm aradım ve bu güzel turşuyu buldum gelelim tarifine
yapılışı:lahanayı doğrayıp tencereye alıyoruz üzerine birmiktar sukoyup birazda tuz ili 10 dk kaynatıp kevgirle servis tabağımıza alıyoruz sosumuz:1 limon ,nane,pulbiber ,zeytin yağı ve tuzu çırpıp lahanyla buluşturuyoruz enfes bir lezzet benim gibi lahana israfçılarınada mükemmel çözüm afiyetle.

31 Ocak 2009 Cumartesi

bloğum 1 yaşında


Mutluluk başarıya, başarı ise zamanı değerlendirmeye bağlıdır .zaman nasılda akıp gidiyor iyisiyle kötüsüyle tam bir sene oldu bloğumu açalı inşaallah bu sene çok farklı yazılar sunacağım hep aynı olmaz değilmi insan değişmeli hergün birşeyler daha öğrenmeli öğrendiklerinide aktarmalı bende aynen öyle yapacağım inşallah.

30 Ocak 2009 Cuma

ekşili köfte


malzemeler:
100 gram kıyma
1 çay bardağı pirinç
1 yumurta
6 kaşık un(kıymanıza göre değişir)
tuz
1 su bardağı yoğurt+yarım limon+2 kaşık un
yapılışı:kıymamızın derin bir kaba alıyoruz içerisine pirinç,yumurta,ve azar azar unumuzu ilave edip bir miktar da tuz attıktan sonra kıvama gelene kadar yoğuruyoruz.Daha sonra fındık büyüklüğünde yuvarlıyoruz içerisi un serpilmiş kapta biriktiriyoruz.Tenceremize 5 bardak kadar su koyup kaynamaya bırakıyoruz kaynayan suya hazırlamış olduğumuz köfteleri ekleyip pişmesini bekliyoruz öte yandan kasenin içine yoğurt, limon ve unumuzu çırpıp kaynayan çorbamızı karıştırarak terbiyeliyoruz.Arzuya göre çorbamızın üzerine yağ ve naneyi kızdırıp döküyoruz.

27 Ocak 2009 Salı

hayvanlar alemi




















































bu görüntüler izmir doğal yaşam parkından park kurban bayramından birkaç gün önce açıldı ,inanılmaz bir insan akımına sebep oldu .Daha önce hayvancıklar izmir enternesyonal fuarında ikamet ediyorlardı dar kafeslerde ve çokta kötü kokuyordu bu doğal yaşam parkı gerçekten o küçük yerden kurtulmalarına sebep olmuş .evet biz ilk açıldığında kalabalık olur diye gidemedik sonra hava şartları el vermedi birde okul sınavları derken anca sömestre tatilinde bize güzel bir havada gezme şansı doğdu.aslında daha çok çekilecek görüntüler vardı elimden bukadarı geldi ve sizlerlede paylaşmak istedim.yolu izmire düşen herkese tavşiye ederim gezilecek görülecek ve sitres atılacak süper bir mekan teşekkürler İZMİR.




































































24 Ocak 2009 Cumartesi

evladına zaman ayıramayanlara


Sadece bu sabah için,
içimden aglamak geldigi halde yüzünü gördügümdegülümseyecegim.
Sadece bu sabah için,
ne giymek istediginin seçimini sanabirakacagim,gülümseyerek ne kadar yakistigini söyleyecegim.
Sadece bu sabah,
çamasirlari yikamaktan vazgeçip seninleparktaoynamayagidecegim.
Bu sabah bulasiklari lavaboda birakip,
bulmacanin nasil çözüldügünü banaögretmeni izleyecegim.
Öglenden sonra telefonun fisini çekip bilgisayarikapatacagim vearka bahçede oturup seninle köpükten balonlar uçuracagim.
Bu ögleden sonra dondurma arabasi için çigliklar attigindasana hiç kizmayacagim ve gelirse bir tane alacagim.
Bu ögleden sonra büyüdügünde ne olacagin hakkinda hiç canimi sikmayacagim yada seni ilgilendiren konularda ikinci bir düsünce üretmeyecegim. Bu ögleden sonra kurabiye pisirirken bana yardim etmene izin verecegim ve çalismayacagim.
Bu ögleden sonra yemeğe gidecegiz ve iki tane çocuk menusu isteyecegiz ki,iki oyuncak alabilesin.
Bu gece seni kollarimda tutacagim ve nasil dogdugunu seni ne kadar çok sevdigimi anlatacagim.
Bu gece küvette sulari siçratmana izin verecegim ve sana hiç kizmayacagim.
Bu gece geç saate kadar oturmana ve balkonda oturupyildizlari saymana izin verecegim.
Bu gece yanina uzanip en sevdigim TV programlarini birkenara birakipparmaklarimi saçlarinda dolastirirken bana en büyük armagani verdigi için Allaha sükredecegim.
Kayip çocuklarini arayan anne ve babalari düsünecegim. Yatak odalari hastane odalarinda donuk bakislarla, daha fazla içlerinde tutamadiklari çigliklariyla hasta çocuklarini seyreden anne-babalar düsünecegim.
Ve bu gece yanagina iyi geceler öpücügü için biraz daha uzun tutacagim kollarimda.
Allaha senin için tesekkür edip bize yalnizca bir gün daha vermesi için yakaracagim.....

BEN BUYUM


Adımlarımda "kim ne der" diye düşünmem. Basit kişilerle polemiğe girmem . Bazı yanlışları asla AFFETMEM! Tutkularım vardır VAZGEÇMEM Bazen çok severim ama SÖYLEMEM! Haddinizi bilin dostlarıma laf ettirmem!! Gidiyorsan eğer, çok özlesem bile DÖN DEMEM! Artık kimseye kolay kolay GÜVENMEM! Güvenmedikçe de SEVMEM!
AĞIR GELİYORSA BUNLAR, FİRAR SERBEST ÜSTELEMEM!